"uzlaşma" - Translation from Turkish to Arabic

    • تسوية
        
    • التسوية
        
    • مساومة
        
    • إتفاق
        
    • المصالحة
        
    • حل وسط
        
    • للمصالحة
        
    • المساومة
        
    • التفاوض
        
    • تسويات
        
    • التفاهم
        
    • إقرارٍ بالذنب
        
    • الوساطة
        
    • المصالحه
        
    • الإقرار بالذنب
        
    Doktorlarım uzlaşma istemediler. Mahkemede bitmesini istiyorlar. Open Subtitles أطبائى لم يريدوا التسوية فلقد أرادوا تسوية الأمر فى المحكمة
    Kusurlu bir acenta veya şirket... masrafın ya birkaç kuruşluk civata... ya da milyon dolarlara malolacak bir uzlaşma olacağını hesapladılar. Open Subtitles ..إحدى الشركات الفاسدة ..وبررت تغير التكلفة في كل قطعة وأنفقت بضعة ملايين على تسوية الأمر في المحاكم
    Bence bunlar yıpratıcı etkiler, en kötüsü de pazarlık, müzakere, uzlaşma ve işbirliği gibi şeyleri engelleyicidirler. TED أعتقد أن هذه آثار مشوهة، و الأسوء من هذا كله، أنه يمنع أشياء كالتفاوض أو التشاور أو التسوية أو التعاون.
    Şey, şu anda patronunuzu Amerika Birleşik Devletlerinin gelecek başkanı olmasını sağlayacak uzlaşma yemeğini pişirdiğinize emin olabilirsiniz. Open Subtitles حسناً , لقد إبتدعتى بالتأكيد مساومة تجعل رئيسك نائب الرئيس القادم للولايات المتحدة
    Şu anda insanları en çok dehşete düşüren şeylerden biri gerçeğin ne olduğu konusunda milli bir uzlaşma olmaması. TED أعني، إنه واحد من أكثر الأشياء رعبا للناس الآن، أنه لا يوجد ثمة إتفاق قومي حول ما هو حقيقي،
    Ve insanların gelip, konuştuğu bir dürüstlük ve uzlaşma süreci yoluyla en karmaşık sorunların bazılarını çözerek derin bir diyalog devreye soktu. TED وانخرط في حوار عميق عن طريق حل بعض اكثر القضايا صعوبة من خلال عملية الحقيقة و المصالحة حيث اتى الناس وتحدثوا
    Sayın Hâkim, tek istediğimiz, bize karşı adaletli davrandığınızı gösterecek bir uzlaşma noktası. Open Subtitles الكثير من الألعاب النارية هنا سيدي القاضي كل ما نطلبه هو حل وسط
    O zaman herhangi bir uzlaşma sağlamaya hazır olmadığımı anladınız. Open Subtitles إذن, لابد أن تتفهم أننى لن أقوم بأى تسوية
    Her gün pişman olduğun uzlaşma, haksız mıyım? Open Subtitles تسوية تندمين عليها كل يوم في حياتك صحيح ؟
    Yarın öğleden sonra 3.30'da bir uzlaşma toplantısı olacak. Open Subtitles سيعقد اجتماع للاتفاق على تسوية غداً في تمام الساعة 3: 30 ظهراً
    Sonra ofise gelip sana sunacakları uzlaşma anlaşmasını hazırlayacaklar. Open Subtitles ثم سيعودون إلى المكتب ويبدؤون العمل على اتفاقية تسوية ليقدموها إليك
    Sizce her olgun ilişkinin temelinde uzlaşma yatmaz mı? Open Subtitles ألا تعتقد أن قاعدة أي علاقة ناضجة هي التسوية ؟
    Bence hiçbir ilişki uzlaşma ya da olgunluk veya mükemmelik üzerine filan kurulu değildir. Open Subtitles أعتقد أن أي علاقة ناجحة ليست مبنية .. سواء على التسوية أو النضج أو الكمال أو أياً من ذلك
    Ben de menekşenin güzel bir uzlaşma olduğunu düşündüm. Open Subtitles لذا اعتقدت أن البنفسي سيكون مساومة رائعة
    Belki de sonunda Batı ve Doğu arasında tarihi bir uzlaşma olabilecek. Open Subtitles قد نكون على شفير الوصول إلى إتفاق تاريخي بين القادة العرب و الغرب
    LG: Benden Liberya uzlaşma Girişimine liderlik etmem istendi. TED ل.غ: لقد طلب مني أن أقود مبادرة المصالحة الليبيرية
    Beyler, lütfen. Belki ben bir uzlaşma yolu önerebilirim. Open Subtitles أيها السادة من فضلكم، ربما يمكنني تقديم حل وسط.
    Bayanlar bir uzlaşma turu için dışarı çıkmışlar, sanıyorum. Open Subtitles لقد ذهبت السيدات في نزهة للمصالحة كما أعتقد
    Ama bir adamı soylu yapan uzlaşma yeteneğidir. Open Subtitles لكنها القدرة على المساومة هي بالضبط ماتجعل الرجل سيدا
    İnanılmaz insan becerileri, uzlaşma becerileri var. TED لقد تميزن بمهارات لاتصدق وقدرة على التفاوض
    O bana teklifler getiriyor, ben uzlaşma öneriyorum. Open Subtitles . يستدعينى لطرح اقتراحات . لعرض تسويات
    Onlar bizi izler, biz de onları. Aramızda bir tür uzlaşma. Open Subtitles هم يتبعونا ونحن نتبعهم لدينا نوع من التفاهم
    Daha bir şey yapmadı ama uzlaşma anlaşması teklifi aldı. Open Subtitles لم يفعل شيئاً حتّى , لكنهم .عرضوا عليه صفقة إقرارٍ بالذنب
    uzlaşma ve doğaçlama da bu yeni doğrultuda çok önemli yere sahiptirler. TED الوساطة والإرتجال تفترض أيضا مكانة خاصة في هذه الآلهة الجديدة.
    Eğer Lyman uzlaşma istiyorsa, o zaman... Open Subtitles لذا إن كان لايمان يريد المصالحه .. لذا
    Ona uzlaşma anlaşmasından bahsetmemeliydin. Open Subtitles ما كان عليك إخباره عن صفقة الإقرار بالذنب

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more