| Benim de üstümde siyah bir kabanlık ve can kurtaran yeleği vardı. | Open Subtitles | ذلك المركب الذي إستأجرته والمسرب للماء وأنا أرتدي لباس النوم سترة النجاة |
| Nihayetinde gemi batar ve kaptan her şeyini kaybeder. Can yeleği hariç... | TED | فتغرق السفينة، ويفقد القبطان كل شيء، باستثناء سترة نجاة. |
| Bir ağaç kenesini yakalamaya çalışırken yeleği yukarı sıyırdığımı hatırlıyorum. | Open Subtitles | أذكر أني ثنيت السترة للأعلى أثناء محاولتي لصيد حشرة قراد. |
| Evet, ama kadın yeleği imha edene kadar bir şey söyleyemez. | Open Subtitles | أجل ، ولن تستطيع إخبارنا بشيء إلى أن نبطل مفعول السترة |
| Evet, ama sandal gezisine can yeleği getirmeyen her kimse, o bir geri zekâlı. | Open Subtitles | أجل. لكن أي كان من لم يحضر سترات نجاة في رحلة بالزورق فهو غبي |
| yeleği giymeliydim. - Sakin ol. - Ne yaptığını sanıyorsun lan sen? | Open Subtitles | هل انت بخير لا ,ماكان يجب أن انتزع الصدرية |
| Bir kaçtane dalgıç istiyorum, bir tanede vinç... ve neden can kurtaran yeleği giydiklerini de öğrenmek istiyorum! | Open Subtitles | إفعل ما أطلبه، أريد غطاسين ورافعة وأريد أن أعرف لم يرتدون سترة نجاة |
| Neyseki, Randy de hala çalma yeleği vardı, böylece malları gizlice geri koyabildik. | Open Subtitles | راندي المحظوظ قام بسرقة سترة ولم نواجه اي مشكلة عندما تسللنا وارجعناها |
| Saçması bir çelik yeleği yastıkmış gibi deler geçer. | Open Subtitles | يمكنها أن تخترق سترة مضادة للرصاص بكل سهولة وكانها مخدة نوم |
| İnan bana, can yeleği istesek üstümüze çapa atar. | Open Subtitles | ثق بي , ماغي , واذا كنا نسأل عن سترة نجاة , وقال انه رمي المرساة |
| İnan bana, can yeleği istesem üstüme-- | Open Subtitles | ثق بي , وإذا كنت تسأل عن الحياة سترة , وقال انه رمي لي |
| Filin biri sanki balıkçı yeleği giymiş. | Open Subtitles | تبدو مثل الفيل الذي أخذ غطسة في سترة صيد الأسماك |
| Kevin'i vurdu, ve sonra da üstünü kapamak için yeleği buldu. | Open Subtitles | لقد أصاب كيفن ، و بعدها أطلق على السترة ليـحمي نفسهُ. |
| Aslında yalnızca taslak değil: Bu tablet Bluetooth'la veri gönderiyor ve ben yeleği şu anda giyiyorum. | TED | لم يعد هذا محض خيال: هذا الجهاز اللوحي يرسل بالبلوتوث وها أنا أرتدي السترة الآن. |
| Şükürler olsun. Chopra, şimdi yeleği kumandanın çekim alanı dışına götürmeliyiz. | Open Subtitles | نحن يجب أن نرمي هذه السترة الى المدى البعيد. |
| Kurşun geçirmez yeleği giymekle iyi etmişsin. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنك كنت ترتدي السترة الواقية من الرصاص |
| Acil bir durum halinde, yeleği başınızdan geçirin... sonra da... hoşça kalın. | Open Subtitles | فى حالة حدوث حادث مائى ضعوا السترة على كتفكم، و قبلوا أنفسكم قبلة الوداع |
| durun ve çocuklar için can yeleği alın evet, onları günlük kiralayabilirsiniz de unutmayın. | Open Subtitles | توقف , وخذ سترات نجاة للأطفال نعم, تستطيع أستعارتهم لهذا اليوم لا تنسى ذلك |
| Sadece ateşli bir randevum olursa bana o yeleği ödünç vereceğine söz ver. | Open Subtitles | عديني أن تعيريني هذه الصدرية إن كان أمامي موعد هام |
| Tsay Ba, kardeşimi kalkan gibi kullanmak için bu yeleği giydirdiniz. | Open Subtitles | شايبات وضعت على أختي صدرية مليئة بالديناميت |
| yeleği nerede? | Open Subtitles | على اي حال , هذه بذله من ثلاثة قطع اين هي الستره ؟ |
| yeleği, kafama yiyeceğim iki kurşunu durdurdu. | Open Subtitles | سترته أخذت طلقتان كانوا سيكونوا فى رأسي |
| Canlı bomba yeleği giyen bir adamla yatmış birinden bunu duymak çok anlamlı. | Open Subtitles | كلامٌ يصدر من امرأة ضاجعت رجلا يرتدي حزاما ناسفا، ذلك يعني الكثير |
| Sağlık görevlisi arkadaşım var, o söyledi cesetlerin hiçbirinde patlayıcı yeleği yokmuş. | Open Subtitles | لديّ صديق يعمل مُسعفاً، يقول أنّه لمْ تكن صدريّة مُتفجّرة على أيّ من الجثث. |
| Anladım ama dışarıda intihar yeleği giymiş bir adam var. | Open Subtitles | عٌلم، ولكن هناك رجل بمكان ما يرتدي حزاماً ناسفاً |
| Hayır, hayır. Merak etme, o bir profesyonel. yeleği çıkarmak zorundayız. | Open Subtitles | لا تقلقى ، انها محترفة لابد ان تنتزعيه للخارج |
| Sonrasında da Vera Lynn'in iyi niyet gösterisi olarak patlayıcı yeleği giyinmesi gelir. | Open Subtitles | وبعد ذلك سيكون لدينا فيرا لين ستلف حولها حزام ناسف في حالة تعاطف. |