| Her zaman biri sormadan oyuncaklarını almaya çalıştığında bir şeyler söyleyen biriydi. | Open Subtitles | الذي لطالما قال شيءً عندما حاول أحدهم أن يأخذ لعبتك دون الإستئذان. |
| Sizin de bildiğiniz gibi, onlardan cevap gelmesi yıllar alabilir. | Open Subtitles | للحصول على رد منهم يمكن أن يأخذ عاماً كما تعلم. |
| Her şeyimi alabilir ama onu alamaz. Ona ihtiyacım var. Gerçekten mi? | Open Subtitles | بإمكانه أن يأخذ كل شئ ولكن ليست هي , فأنا أحتاجها |
| Ya herkesi istediğini alacak ya da hiç kimse alamayacak. | Open Subtitles | هناك طريقتين لهذا أن يأخذ الكل ما يريد او لا نفعل من الأساس |
| Uyanmadan ölürsem, Tanrı'nın ruhumu yanına alması için yakarıyorum. | Open Subtitles | إذا كنت سأموت قبل أن أستيقظ فأدعو الله أن يأخذ روحى الآن |
| Benden her ne istiyorsa alsın bakalım. | Open Subtitles | مهما كان يريد مني هو يمكن أن يأخذ اية يعني |
| - onlar olmayacak çünkü. - Uzun sürmez. Ve değişikliği yapmak için hazır olduğunuzda karar vermek size kalmış olacaktır. | Open Subtitles | لكن لا يجب أن يأخذ وقتاً طويلاً و بعدها سيكون الأمر بأيديكم لتقرروا متى تكونوا جاهزون للقيام بالتغيير |
| Ama para üstünü almayı unuttu. Hey onu biliyor olmalısınız. | Open Subtitles | و لكنه نسيَ أن يأخذ الباقي لابد من أنها تذكرته |
| BTO çok önemli. O aşağılın bunu senden almasına sakın izin verme. | Open Subtitles | شركة التقنيّة العالميّة مُهمّة، لا تسنح لهذا الوغد أن يأخذ ذلك منك. |
| Senin gözünde asla onun yerini alamayacak. Mesele her zaman buydu. | Open Subtitles | لن يستطيع أن يأخذ مكانها في قلبك هذه هي القضية |
| Ve şu aşamada sadece gelin adayları hedef alınsa da herkesin önlem alması gerekiyor. | Open Subtitles | ولحد الان،حتى و إن كان يبدو أنها تستهدف النساء المقبلات على الزواج فقط من المهم جدا أن يأخذ الجميع إحتياطاتهم. |
| Biz almaya çalışıyorum mümkün olan en iyi onlardan önemsiyorum. | Open Subtitles | لقد تم يحاول أن يأخذ الرعاية لهم ما في وسعنا. |
| Müşterim bunu almaya geldi. Neredeyse çelloyu götürecekti. | Open Subtitles | لقد جاء زبوني ليأخذه و كاد أن يأخذ التشيللو بدلاً عنه. |
| Emin değilim... Fakat o istediğini almaya alışkın. | Open Subtitles | أنا لست متأكدا، ولكنه تعود على أن يأخذ كل ما يريده |
| Tam kapsamlı bir tarama çalıştırmam gerek, biraz zaman alabilir. | Open Subtitles | عليَ أن أقوم بتشخصي دقيق ومن الممكن أن يأخذ وقت |
| Demek istediğim, biri böyle bir pozisyon alabilir. | TED | أعني لا يمكن للمرء أن يأخذ موقفا من هذا الأمر. |
| O arkadaşlarımı alamaz... sırf aptal,boktan bir bodrumu var diye. | Open Subtitles | لا يمكنه أن يأخذ أصدقائي لأنه فقط يملكُ قبواً تافها وقذراً صحيح .. |
| Peki o zaman bayım, sihirli kulübenizi sizden alacak olan kim? | Open Subtitles | إذاً، من يكون الذي على وشك أن يأخذ صندوقكَ السحري؟ |
| Uyanmadan ölürsem, Tanrıma ruhumu alması için yalvarıyorum. | Open Subtitles | وإذا كنت سأموت قبل أن أمشى أرجوا أن يأخذ الربّ روحى |
| Tabii oynamak için birkaç gün izin alsın diye kedinin dikkatini dağıtabiliriz. | Open Subtitles | بالطبع يمكننا أن نلهى القط باٍقتراح أن يأخذ هو بعض الأيام أجازة ليلعب هو أيضا قليلا و خصوصا بعد كل |
| Uzun sürmez, süper kolay. | Open Subtitles | إنه لا ينبغي أن يأخذ وقتاً طويلاً إنه يجب أن يكون خارق السرعة |
| Bence kaçırmak zorunda kalmadan parayı almayı ümit ediyorlardı. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان يأمل أن يأخذ الأموال قبل أن يتعنى بالإختطاف |
| Birinin işini elinden almasına izin vermek nasıI bir salaklıktır? | Open Subtitles | أيّ نوع من الحماقة هذه لتسمح لأحدٍ أن يأخذ وظيفتك؟ |
| Tamam arkadaşlar. Ara verdik. Birilerinin ilaçlarını alması gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً ، يا رفاق سنأخذ استراحة على الفتى أن يأخذ أدويته |
| Kötü bebek getirir kuduz, ve postu deldirir uyuz. | Open Subtitles | يصاب الرضيع السيء بالسّعار" "وعليه أن يأخذ اللقاح |
| Bunu General Houston'a götürmesi lazım. | Open Subtitles | عليه أن يأخذ هذه الرسالة إلى الجنرال (هيوستن). |