| Patronuyla görüşecek. Yargıç, kendisi hükümde bulunursa ne yapmaları gerektiğine karar verecekler. | Open Subtitles | سوف يتشاور مع رئيسه في حال إن قام القاضي بإصدار حكم قضائي |
| İsmi Paco Molinas. Geçen ay soygun ve cinayetten hüküm aldı. | Open Subtitles | هذا باكو موليناس حكم عليه الشهر الماضي لجرائم السرقة و القتل |
| Basit mantık şu, eğer birini öldürürseniz, o zaman idam cezası alırsınız. | TED | المنطق البسيط يقول أنك إذا قتلت شخصاً ما، فإنك ستتلقى حكم الإعدام. |
| sportmenliği ve fair play'i garantilemek için Alman organizatörler tarafsız bir hakem görevlendirdiler. | Open Subtitles | للتأكد من اللعب النظيف و البطولة الطيبة المنظم الالمانى اختار حكم محايد للمباراة |
| Donny Faster müebbet hapse mahkum. Şartlı tahliye hakkı da yok. | Open Subtitles | دوني فاستر تخدم حكم بالسجن مدى الحياة بدون إمكانية إطلاق السراح. |
| Kocanızı serbest bıraktım çünkü onu tutmak için mahkeme kararı yoktu. | Open Subtitles | لقد اطلقت سراح زوجي لعدم وجود حكم محكمة ينص على حبسه |
| Caroline'nin yanlış bir seçim yaptığı çok açık ama... sence hapiste bir gece yeterli bir ceza değil mi? | Open Subtitles | روبرت ، كارولين إستعملت حكم سيئ جداً بشكل واضح لكن ألا تعتقدين أن قضاء ليلة في السجن عقاب كافي؟ |
| Jürinin değerli bay ve bayanları, sanırım bir karara vardınız. | Open Subtitles | السادة والسيدات من هيئة المحلفين أعتقد أنكم اتفقتوا على حكم |
| Birden bire Commodus şehrin yönetimine dâhil olmak istediğine karar verdi. | Open Subtitles | قرر كومودوس دون سابق انذار أنه يريد المشاركة في حكم المدينة |
| Söylediğini yapabilme! ...ve ani karar verebilme".Bu felsefeyle bir tanker filosu satın almıştım. | Open Subtitles | حكم سريع لقدأشتريت أسطول ناقلات بهذة الطريقة |
| 20 yıl önce yapmadığın bir şey yüzünden hüküm giydiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنّهُ حكم عليكَ على أمرٍ لم ترتكبه قبل 20 سنة |
| Sami Osmakac bombalı araç sandığı şeyi yerine götürmeye teşebbüs ettiğinde tutuklandı, hüküm giydi ve 40 yıl hapis cezası aldı. | TED | عندما حاول سامي أوسماكاش تسليم ما اعتقد أنها كانت سيارة مفخخة اعتقل وأدين و حكم عليه بالسجن 40 عاما |
| Tutuklunun iki müebbet hapis cezası var. Kaybedecek hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | هذا السّجين حكم علية بالسجن المؤبد مرتين هو لا يصبح طليق |
| Öyleyse bu, idam cezası karşıtı bir avukatın yaptığı bir aldatmaca olabilir. | Open Subtitles | لذا، فيمكن أن تكون هذه الوثائق خدعة من محامي يعادي حكم الإعدام |
| İlişkilerde yaşanan kavgaların, Madison Square Garden'dakilerden farkı hakem olmamasıdır. | Open Subtitles | أسوأ شئ بالشجار في العلاقات هو أنه لا يوجد حكم |
| Hayatımda ilk defa, oyuncudan daha çok terleyen bir hakem görmüştüm. | Open Subtitles | كانت هذه أول مرة أرى فيها حكم يعرق أكثر من اللاعبين. |
| ...birazcık sinsemilla yüzünden beni 25 ila müebbet hapse mahkum etti. | Open Subtitles | القاضي الأبيض حكم عليَ بالسجن 25 عام من أجل بعض المخدارت |
| Şaka bir yana, hepimiz bu meselenin çözülmesini istiyoruz mahkûmiyet kararı çıkacağına inanıyoruz. | Open Subtitles | بكل جدية، نريد تسوية هذه المسألة فلنبقِ المعنويات عالية في ظل وجود حكم |
| Caroline'nin yanlış bir seçim yaptığı çok açık ama... sence hapiste bir gece yeterli bir ceza değil mi? | Open Subtitles | روبرت ، كارولين إستعملت حكم سيئ جداً بشكل واضح لكن ألا تعتقدين أن قضاء ليلة في السجن عقاب كافي؟ |
| Söylediğim tek şey, adil ve doğru bir karara varmadan önce davanın her yönünü ele almak zorundayız. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو الوصول إلى حكم منصف وعادل، علينا أن نحلل كل جانب من جوانب هذه القضية. |
| Gibi. Ama herhangi biri adil olmadığını düşündüğü herhangi bir kuralı veto edebilir. | Open Subtitles | بالتأكيد، ولكن يحق لأي شخص الاعتراض على أي حكم يعتقد بانه غير عادل. |
| Böylece, kanser yeniden belirene kadar bir yıl geçti. Beraberinde yeni bir ölüm hükmü geldi, bu kez 9 ay. | TED | فمرت سنة قبل ان يرجع السرطان كما يفعل عادة ومعه يأتي حكم اعدام آخر وهذه المره تسعة اشهر |
| Asla seninle evlenmek istemedim. Asla o pis yeri yönetmek istemedim. | Open Subtitles | لمْ أرد الزواج بك قطّ ولمْ أرد حكم ذلك المكان القذر |
| Eğer çocuk dediğiniz gibi kabahatliyse, ki ben bu tür konularda Yüce Han'ın kararlarından asla şüphe etmem, o zaman ben de onun kadar suçluyum. | Open Subtitles | إذا كان الفتى مُلام كما تقول وأنا ليس لدي أي سبب للشك في حكم الخان الجيد في مثل هذه الأمور فأنا مُلام بقدر مساوٍ له |
| İşte bu yüzden bu mahkemenin kararını size açıklamakta hiç bir tereddüt duymuyorum, | Open Subtitles | إني لا أتردد مطلقاً في إعلان حكم المحكمة, وهو أنك، |
| Benimle ilgili o şarkı çıktıktan sonra benim için tarafsız bir jüri bulamadılar. | Open Subtitles | لم أحصل على هيئة حكم نزيهة و بعد ذلك خرجت تلك الأغنية عليّ |
| Ayrıca bana Mississippi Eyaleti idam cezasını muhafaza etmek isteseydi, o zaman hey, jüriler için danışmanlık sağlamak zorundaydı dedi. | TED | وأخبرني كذلك أنه إن كانت ولاية ميسيسبي تريد إبقاء حكم الإعدام، فعليهم كذلك أن يوفروا المساعدة النفسية للمحلفين |