| Anlaşıldı mı? * Ve şimdi sen... * Sonraki dava. | Open Subtitles | هل هذا واضح ؟ القضية التالية لكنت أفضّل سجن الأحداث |
| Sanıyorum ki ses tonlamam, ciddiyetimi pek de dışarı yansıtmıyor. Şimdi Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | ربما نبرة صوتي لا تقل خطورة عما أنوي هل ما قلته واضح ؟ |
| Yani gerçekten Temiz ve geleceği olmayan bir ilişki miydi? | Open Subtitles | اذن أنت كنت واضح معها انه لايوجد مستقبل لهذه العلاقه؟ |
| Böylece tam olarak iki hafta önce kesinlikle hayatımın en olağanüstü seyahati olan, Ağabeylerle 6 hafta geçirdikten sonra geri döndüm. | TED | منذ حوالي أسبوعين عدت بعد قضاء ستة أسابيع مع الأخوان المسنين الأمر الذي كان بشكل واضح الرحلة الأكثر إثارة في حياتي |
| tamam. Anlaşılan şu ki ikinizin aynı sınıfta olmaması lazım. | Open Subtitles | حسنا، واضح أنكما لا يجب أن تتواجدا في نفس الغرفة |
| Bir daha böyle bir şey olursa ikiye bölme benim tarafımda mısın diğer tarafta mısın kesin karar ver. | Open Subtitles | ،عندما تُـفكّر بهِ المرة القادمة لا تفكر بالطرفان ،و لكن، كُن واضح من أن تكون بجانبي أو بالجانب الآخر |
| Gün gibi ortada. Ceketime bak. Bu adamlar işi kastettiler. | Open Subtitles | هذا واضح انظري الى سترتي هؤلاء الاشخاص يريدون القيام بعملهم |
| Ama Açıkçası annemiz, Lou'nun bu tatsız detaylarla daha rahat uğraşacağını düşünmüş. | Open Subtitles | لكن بشكل واضح فكّرتْ الأمَ ان لوو سَتكُونُ مُجَهَّزَة أفضل بكثيرَ منك |
| Görünüşe göre, son bir yılını arka kanallardan seni çıkarmalarını denemek için geçirmişti. | Open Subtitles | واضح أنها قضت العام الماضى فى المرور عبر قنوات خلفية لتحاول الوصول إليك |
| Hata yapan insanlara tahammülüm yoktur. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | انا لا استطيع ان اتحمل من يرتكبون الأخطاء, هل انا واضح ؟ |
| - Tamamen Anlaşıldı. Tamamen... | Open Subtitles | واضح جدا, واضح جدا أيها المفتش لقد قبلوا |
| Ya yüzde yüz çalıştırın, ya da çıkartın sistemden, Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | اجعلها تعمل مائه بالمائه او انسف بها بعيدا . هل هذا واضح ؟ |
| Anlaşıldı. Hem de çok. | Open Subtitles | . واضح . إنه لا يمكن أن يكون أوضح من هذا |
| Böbrek üstü bezlerini o kadar Temiz çıkartmak yetenek gerektirir. | Open Subtitles | يريدون بعض المهارة لإزالة الغدد الكظرية بشكل واضح كما فعل |
| Bunlar bittiğinde, Temiz bir zafer olduğunda kaderini tayin edersiniz. | Open Subtitles | وعندما ينتهي ذلك, عندما يكون هناك إنتصار واضح قرر مصيره |
| Afrika'da çok fazla akıllı, çalışkan ve tutkulu insan var, kesinlikle. | TED | هناك العديد من الناس الأذكياء والجادّين والطموحين في أفريقيا، بشكل واضح. |
| Onu da yanımıza alacağız ama önce harekete geçmeliyiz tamam mı? | Open Subtitles | سأُخرجه من هنا معنا ولكن الآن علينا ان نغادر.. واضح ؟ |
| Rakibin cebine yerleştirildiğinde adam öldürücü silahları ve yeri saptamak kesin gibi. | Open Subtitles | عندما يوضع في جيوب الاعداء المضاد للأفراد و تعديل الموقع يبدو واضح |
| Hâlâ biyopsi sonucunu bekliyoruz ama bunun iyiye işaret ettiği ortada. | Open Subtitles | ما زلنا في انتظار نتائج الخزعة، لكن واضح أنّها إشارة جيّدة |
| Açıkçası kuaför olarak gerçekten yetenekli ama bu yeterli değil. | Open Subtitles | أقصد، واضح أنها مصففة شعر موهوبة لكن هذا لا يكفي |
| Görünüşe göre bir uzman değil çünkü uzmanlar köpekbalıklarının insanları yediğini bilirdi. | Open Subtitles | واضح أنها ليست خبيره ,لأن الخبراء يعرفون أن أسماك القرش تأكل الناس |
| Belli ki şöhret her şey değil değil mi, Bay Potter? | Open Subtitles | واضح أن الشهرة ليست كل شئ أليس كذلك يا سيد بوتر؟ |
| Anlaşılan pis Almanlar sizin yiğitlere çok fena saldırıyor orada. | Open Subtitles | واضح ان الجيريز يتشاجرون مشاجرة رهيبة مع فتيانك الشجعان هناك |
| Kilitli kapıları, demir parmaklıkları, deli gömlekleri olan bir tımarhane. Anladın mı? | Open Subtitles | مستشفى للمجانين بأبواب موصدة و قضبان و قيود ، هل هذا واضح ؟ |
| Cevaplamaya çalışıncaya kadar oldukça açık bir soru, fakat şimdi ciddi olalım. | TED | السؤال واضح إلى أن تحاول الإجابة عليه، لكن فلنأخذه على محمل الجد. |
| - Emma zaten seninle hiçbir şey yapmak istemediğini çok açıkça belirtti, ve Thayer onun için harekete geçmiş görünüyor. | Open Subtitles | إيما بالفعل جعلت كل شيئ واضح انها لا تريد ان تفعل شيئ معك و ثاير يبدو انه بدا في الدخول |
| - Evet, net bir şekilde. Onbaşı Hartmann 20'sinde kayboldu. | Open Subtitles | نعم ، بشكل واضح ، العريف هارتمان اٍختفي يوم 20 |
| Bunların hepsi mükemmel değildi veya mükemmel olmayacak ancak trend çok bariz. | TED | لم تكن جميعها كاملة، أو ستكون كاملة، لكن اتجاه الإصلاح واضح جدا. |