"وافق" - Traduction Arabe en Turc

    • onayladı
        
    • verdi
        
    • razı
        
    • kabul etmiş
        
    • kabul etmişti
        
    • ikna
        
    • evet
        
    • kabul ediyor
        
    • kabul etti
        
    • bize
        
    • hemfikir
        
    • katılıyor
        
    • kabul ederse
        
    • kabul ettiler
        
    Marshall yardımı için kongre $5 milyar doları onayladı . Open Subtitles وافق الكونغرس على 5 مليارات دولار من المساعدات لمشروع مارشال
    Başbakan tarafından tamamen kontrol edildi ve Çinliler bunu onayladı. Open Subtitles لقد فحصنا كل شيء و رئيس الوزراء الصيني وافق عليها
    Kültür ve İdare Bakanlığı yer belirlemesi yapmanıza onay verdi. Open Subtitles السيد وزير الثقافة و الإرشاد الإسلامي وافق على الزيارة المحلية
    Oda arkadaşlarım razı olsa bile, R.A denen herif bildiğin gay. Open Subtitles حتى وإن وافق زملائي بالسكن، مشرف مساكن الطلبة هو رجل شاذ
    Sanırım kocası da kabul etmiş boşanmayı. Open Subtitles أعتقد أن تلك كانت حقيقة أن زوجها وافق على الطلاق
    Bir balıkçıyla pazarlık yapıp, makul büyüklükte yerli bir tekne bulmuş, ve benimle birlikte kaçmayı denemeyi kabul etmişti.. Open Subtitles كونه كان مراكبيا ماهرا فقد كان يملك زورقا ذو حجم لاباس به و قد وافق على محاوله الهروب معى
    Polisi aramamaya ikna oldu yalnız konferans odasındaki herkesin gitmesine izin verirsen. Open Subtitles إنهُ , وافق على عدم طلب الشرطة بحالة مُغادرة جميع الرهائن الغرفة.
    evet ama ev sahibim merdivenlerin yanına rampa koymayı kabul etti. Open Subtitles أجل،و المالك وافق على جعله أكثر ملائمة عن طريق تثبيت منحدر
    Coca-Cola'nın yönetim kurulu başkanı bunun yüzlerce ünitesini, gelişen dünyada, test etmeyi onayladı. TED وافق رئيس مجلس إدارة كوكاكولا للتو للقيام بإختبار كبير للمئات من الوحدات من هذا في العالم النامي.
    "1 Mart'ta, Mitchell kişisel olarak fondan para çekilmesini onayladı." Open Subtitles في الأول من مارس وافق ميتشل شخصيا على عمليات سحب من تلك الميزانية
    En baştan başlamanız için borcunuzu silmeyi onayladı. Open Subtitles وافق على سداد الديون لذا يمكنكم مباشرة بداية جديدة
    Bizim için bir artroskopi, diz içine laparoskopik ameliyatı yapacak. Şunu da eklemek istiyorum, hasta, ameliyatının internet üzerinden yayınlanmasına izin verdi. TED سيجري أمامنا جراحة تنظير مفصلي، جراحة شق صغير للركبة، وأود أن أوضح أن هذا المريض قد وافق على بث هذه الجراحة.
    Kış bastırınca Almanlar merhamet gösterip, sıcak çorba dağıtımına izin verdi. Open Subtitles مع توغل الشتاء، وافق الألمان على تكوين مطابخ لطهى الحساء
    Bu yeni model, Bayındırlık Bakanlı'ğı onay verdi. Open Subtitles هذا هو النموذج الجديد . وزارة وافق البناء و السلامة منه.
    Hyun Sook rahip Keene'in yetimhanesinde kaldı ve dayısı da evlat edinilene kadar orada yaşamasına razı oldu. TED أقامت أون سوك لدى الأب كين، وقد وافق الخال على أن تبقى هناك حتى تتم عملية التبني.
    Sonra da kanalla konuşmaya razı olursa, eyvallah. Olmazsa, bu kadar. Open Subtitles إذا وافق على التحاور مع القناة، جيد خلافاً، نتوقف
    Karısının dediğine göre üçüncü yurtdışı görevini geçen ay kabul etmiş ama bu kez Güney Amerika, Kolombiya'ya gidecekmiş. Open Subtitles وفقاً لزوجته، فقد وافق على جولة ثالثة عبر البحار الشهر الماضي لكن هذه المرة إلى "كولومبيا" في "أمريكا الجنوبية"،
    Demek, uzun bir münzevi yaşamdam sonra, bir reklam kampanyası için dünyanın yarısını geçmeyi kabul etmiş. Open Subtitles اذن.. بعد كل هذه السنوات من العُزلة فقد وافق ان يسافر حول نصف العالم من اجل ميتةِ علنية
    Tesla'nın dünya çapındaki radyo yayın merkezine $150,000'lık bir yatırım yapmayı kabul etmişti. Open Subtitles وافق علي ان يستثمر 150.000 دولار امريكي في مركز تيسلا للاتصالات
    Bu akşam gelip bir yazı yazmaya daha ikna oldu. Open Subtitles وافق على القدوم الليلة وكتابة مقالة أخرى
    O da bana evet dedi, ve bir de baktık Afganistan'dayız. TED ولذا قد وافق ووجدنا أنفسنا في أفغانستان
    Bu yüzden bizim iyi tebaamız George F Babbitt, radyodaki zamanın her dakikasını ödemeyi kabul ediyor. Open Subtitles لذا مواطننا القائد الجيد جورج ف. بابيت قد وافق بلطف لدفع مقابل كل دقيقة من وقت الراديو التي نستخدمها
    Birkez daha, tanıyabileceğiniz biri için sahte evrak hazırlamayı kabul etti. TED في الحقيقة ذات مرة وافق على تزوير أوراق لشخص ربما تميزونه
    Kaplow, saat 14:00'de vazgeçmeye karar verdiğini, ayrıca kente yerleştirdiği bombalardan yarısının yerini de, bize bildirmeye karar vermiş. Open Subtitles كابلو وافق أن يسلم نفسه بالثانية مساء و وافق أن يعطينا أماكن نصف القنابل التي يدعي أنه زرعها بالمدينة
    Suikastten sonra diğerleri de sınır güvenliğinin arttırılması konusunda hemfikir olacak. Open Subtitles حيث وافق الجميع على انه يجب ان تكون هناك حدود
    evet, ama benim en büyük endişem Usta idi ki o da katılıyor. Open Subtitles أجل، همّي الأعظم كان المُعلّم، ولقد وافق.
    Eğer savcılık sizin şartlarınızı kabul ederse yapmanız gereken müvekkilinizin ağzından çıkan her şeyi onları savunurken kullanabileceğinizden emin olmak. Open Subtitles إن وافق المدعي العام على شروط الإقرار بالذنب عندها إنه عملكم أن تتأكدوا أن أي كلمة تخرج من فم موكلكم
    Türkler, Süveyş'i ele geçirmek için yardım etmeyi kabul ettiler ve 19.000 kişilik bir kuvvet tahsis ettiler. Open Subtitles وافق الأتراك على المساعدة في الاستيلاء على قناة السويس وكرسوا لذلك قوات بلغت 19 ألف جندي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus