| Bunu yaptığım için bir yıl hapsedildim bir değerlendirme merkezinde. Aslında bir gözaltı merkeziydi. Gerçek bir hapishaneydi gençler için. | TED | لأني قمت بذلك، تم سجني لعام في مركز التقييم، والذي في الحقيقة كان مركز الحبس الاحتياطي. كان سجن ظاهري للشباب. |
| Ve bu şeyler ağırlık merkezinde kalmazlar, ama zamanla, oraya doğru çekilirler. | TED | ولكن هذه الأشياء لا تبقى في مركز الجذب، بل تنجذب لهذا المركز. |
| Vatandaşlık İşleri Merkezi'nde çalışan arkadaşlarıma göre, eğer ortada bir duyarsızlık varsa bu duyarsızlık seçmenden değil, sistemden kaynaklıdır. | TED | لكن كما يقول أصدقائي العبقريون في مركز التصميم المدني، إذا وجدت اللامبالاة، فإنها تأتي من النظام، وليس من الناخب. |
| Jeffersonian'da çalışan diğer bilim adamları gibi Dr. Brennan'da bilimi içgüdülerine tercih eder. | Open Subtitles | مثل الجميع في مركز جيفيرسون أيتها الطبيبة برينان نفضل العلم على الجهاز الهضمي |
| Hakikatten, bence rahmetli bir kongre salonunda karşımıza çırılçıplak mumyalanmış ve belinden çamaşırları düşmüş halde çıkmadan bunu yapmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب علينا أن نقوم بالتشريح قبل تخزين الجثة عريانة، محنطة، و سحاب في بطنها في مركز مؤتمرات |
| Amerikan yaşamının birleştirici merkezinden bir dizi kopuş gözlemliyorum. | TED | ما لاحظته هو زوج من الانشقاقات في مركز حياة الأمريكيين الموحد. |
| İtiraf etmeliyim ki, seninle polis İstasyonunda tanıştığımda şaşırmıştım. | Open Subtitles | عندما قابلتك في مركز الشرطة أنني سحرت بك |
| O deneyde bir elektrot maymunun beynindeki zevk merkezine yerlestirilmisti. | Open Subtitles | حيث قمنا بزراعة الترود في مركز التمتع في مخ قرد |
| Yerel bir toplum merkezinde basın toplantısı tertiplemeyi teklif etti. | TED | فاقترح أن يقوم بتجهيز مؤتمر صحفي في مركز المجتمع المحلي. |
| Bildiğimiz bütün galaksilerin merkezinde devasa bir kara delik bulunur. | TED | في مركز كل مجرة نعلم عنها يوجد ثقب أسود عملاق. |
| Merkezi kalıcı olarak Silicon Valley'de, NASA Ames merkezinde olacak. | TED | سيكون مقره الرئيسي في سيلكون فالي في مركز أبحاث ناسا |
| İstediğim şey, birşeylerin merkezinde olmak zorlanmak ve ilham almak. | Open Subtitles | الذي أُريدهـُ بأن أكون في مركز الأشياءِ، لكي أتحدّى وألهَمَ. |
| Dandik bir komuta merkezinde çalışmak hiç de eğlenceli değil, değil mi? | Open Subtitles | إنه ليس ممتعاً جداً أن تعمل في مركز القيادة الرديء، أليس كذلك؟ |
| Kriz merkezinde çalışmak için gereken özelliklere sahip olduğuna emin misin? | Open Subtitles | مذهل هل أنت متأكدة أنك مؤهلة للعمل في مركز الأزمات النفسية؟ |
| Ama rica etsem bu gece Kontrol Merkezi'ne hiç gelme, olur mu? | Open Subtitles | ولكن هل يمكن لن تكون هنا في مركز المراقبة هذا كل شيء؟ |
| Birkaç hafta sonra da şarkı söylüyordum. Birkaç ay sonra Kennedy Center'de sahneye çıktım. | TED | وخلال بضعة اسابيع .. كنت أُغني وخلال بضعة اشهر أديت أدائي الاول في مركز كيندي |
| Bence onu bekleme salonunda yalnız bırakmamalıyım. | Open Subtitles | لا أعتقد أنني يجب أن أتركها في مركز الاستقبال |
| Buraya kırk beş dakika uzaklıktaki bir rehabilitasyon merkezinden senin için bir yer ayarladık. | Open Subtitles | لقد حجزنا لكِ مكاناً في مركز لإعادة التأهيل على بُعد 45 دقيقة من هنا |
| - New Mexico seçim kurulu. Hanımefendi oyunuzu dün gece, Texico oy verme istasyonunda mı verdiniz? | Open Subtitles | مجلس انتخابات نيومكسيكو هل صوتت في مركز تصويت في تكسيكو ليلة البارحة؟ |
| Peşinden polis merkezine girip bir adamı rehin alır mıydın? | Open Subtitles | هل كنت ستمشى في مركز شرطة بعدها وتأخذ رجلا كرهينة؟ |
| Daha önce Daulatpur karakolunda çalışmış olabilir misiniz acaba, efendim? | Open Subtitles | هل أنت كنت في مركز الشرطة هذا من قبل سيدي؟ |
| Dünyanın en kapsamlı tedavi merkezindeyiz ve ne yapmamız gerekiyorsa, burada, birlikte yapabiliriz. | Open Subtitles | نحن في مركز أفضل عناية طبية في العالم , وأي ما نحتاج لفعله |
| Sadece birkaç saattir çalışıyorum ve şimdiden destansı bir cinayet soruşturmasının merkezindeyim. | Open Subtitles | لقد بدأت بالعمل فقط من بضع ساعات وأنا فعلياً في مركز التحقيق في جريمة قتل ملحمية |
| Alışveriş merkezindeydim, parlak bir ışık çıktı ve dışarı koştum. | Open Subtitles | لقد كنت في مركز تجاري و كان هناك هذا الضوء الساطع و أسرعت بالخروج... .. |
| Orlando, Florida'da Epcot Center'daki bu su altı klavyesi insanların ve yunusların su altında birlikte çalışmaları ve bilgi alışverişi yapmaları için tasarlanmış olan en gelişmiş iki yönlü arayüzdür. | TED | هذه لوحة مفاتيح تحت الماء في أورلاندو بفلوريدا في مركز إبكوت، والذي كان بالواقع أكثر واجهات التصميم ذات الاتجاهين تطوُّراً حيث تسمح للبشر والدلافين بالعمل سويَّةً تحت الماء وبتبادل المعلومات |
| Burası Dabian Dağları Orta Çin'deki Hubei eyaletinin uzak kısımları | TED | هذه هي جبال دابيان. في الجزء الأقصى من مقاطعة هوبيي في مركز الصين. |
| 12 yaşındaydım ve bir AVM'de keşfedilmiştim. | TED | كنت في عمر 12 عندما وقع اكتشافي في مركز تجاري. |
| Tamam, şimdi, alışveriş merkezindeki bu kavgadan bahsetmek ister misin? | Open Subtitles | حسنا, هل تريد ان تخبرني ماذا جرى في مركز التسوق |