| Parkı iyi bilen birini arıyoruz. yerel biri iyi olur. | Open Subtitles | نبحث عن شخص ما يعرف الطرق في المنتزة, شخص محلي |
| Fakat ketçap ve un karışımından ev yapımı pirinç cilası yapabilirsin. | Open Subtitles | لكنّكِ يمكن أن تصنعي تلميع نحاس محلي من خليط الصلصة والطحين |
| - Paco Rodriguez'i tanıyorum buralı bir ressamdır, onu ot içmekten tutuklamıştım. | Open Subtitles | لقد قابلت باكو رودريجز إنة فنان محلي تم القبض علية يتناول الحشيش |
| Ayrıca, Riley benim yerime diğerleriyle çıkıyor. Her şeyin kontrol altında olduğuna eminim. | Open Subtitles | رايلي يحل محلي الآن مع الآخرين أنا متأكدة من أنهم يسيطروا علي الوضع |
| Tuvaletin altındaki borular hiçbir yere çıkmadığı için hükûmet, iş yerimi kapatmak istiyor. | Open Subtitles | الحكومة تريد إغلاق محلي لأن الأنابيب في الحمام لا تؤدي إلى أي مكان |
| Yani Mcpherson sen gittikten sonra bu yüzden dükkanımı aradı. | Open Subtitles | وهذا الذي جعل مكفيرسون اتي الي محلي بعدما غادرت |
| -Durun. İnsanların sizi dükkanımdan bu halde çıkarken görmesine izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكن لأي شخص ان يدخل و يغادر محلي مثل اشكالكم |
| Bu gözleri parıldayan, korkusuz yerel muhabir ise merdivenden aşağı düşmüş. | Open Subtitles | صاحب العيون اللامعة هو مراسل محلي جريء انزلق من على السلّم |
| Ben sadece yerel küçük bir çiftçiyim eşek arabası geliyor beyler! | Open Subtitles | أنا فقط مزارع صغير محلي أتروكوها العربة فهي أتيه يا شباب |
| Bu, kendi öz sermayesini kullanan Ganalı bir yerel girişimcinin. | TED | هذا مقاول غاني محلي ، يستخدم رأس ماله الشخصي. |
| Hey sen kendini ev yapımı, bayım orada fırtına binmek. | Open Subtitles | يا لك من محلي الصنع، يا سيد إن العاصفة هناك |
| Bu yüzden, yeni bir yetimhane kurmak ve o çocukları kurtarmak, onlara yeni ve güvenli bir ev vermek için yerli gruplarla ve yerel yetkililerle beraber çalıştım. | TED | لذلك عملت مع فريق محلي والسلطات المحلية لبناء دار أيتام جديد وإنقاذ الأطفال كي أمنحهم منزلًا آمنًا جديدًا. |
| Hatta bir üçüncüsü ev yapımı balonla yüzer. | Open Subtitles | الرجل الثالث سوف يستعمل بالون محلي الصنع |
| Menajerimizin yerini dolduracak biri arıyoruz ve buralı biri olsun isterim. | Open Subtitles | ونحن نتطلع إلى ملء مركز مديرنا وأود أن يكون ولدا محلي. |
| Evet. David Whitlock, 26 yaşında. buralı, kilisede faal. | Open Subtitles | بالطبع, ديفيد وايتلوك, 26 فتى محلي يعمل في الكنيسة. |
| Kesin hep duyduğumuz öğrencilerine ilham veren akşam okulu hocalarından birini alır yerime. | Open Subtitles | لأنه سوف يحل محلي واحد من معلمين ت.ت.ع المبعدين الذي تسمعين عنهم دائمًا |
| - Gerçekten bundan şüpheliyim. - Boktan ilaç makinanız yerimi alacak. | Open Subtitles | ـ لاأظن,أشك في ذلك حقاً ـ آلتكِ الخـرقاء تِلك حلت محلي |
| - dükkanımı kırıp geçiriyor. Yakalayın! Yakalayın! | Open Subtitles | ساحطم محلك لقد حطم محلي اقبضوا عليه اقبضوا عليه |
| Buraya geliyorsun ve bu lanet olası pisliklerini dükkanımdan alıp götürüyorsun yoksa hepsini çöpe atacağım. | Open Subtitles | علي، راي أنْزلُ هنا وأبعد هذا اللعنة اللعينة عن محلي أَو أنا سَأَرْميه .في |
| Rusi Vulakoro bir Fiji yerlisi daima denize yakın yaşamış. | Open Subtitles | مرجان روسي محلي لفيجي عاش قريب من البحر دائما |
| Ayrıntıları bilmiyorum ama muhtemel bir iç güvenlik sorunundan bahsedildi. | Open Subtitles | ليس لدي التفاصيل، لكن المسألة تشتمل على احتمال خرق محلي |
| Ve sizin sadece şu üç basit kuralı takip etmeniz gerekiyor. yöresel ol, çevrenin öncülüğüne izin ver ve torunlarınız nasıl inşa ederlerdi onu düşün. | TED | ويتوجب علينا فقط إتباع هذه القواعد البسيطة جداً: كن محلي الطابع، دع البيئة تقود المسألة وفكّر حول كيف سيبني أحفادك. |
| Benim kendi resmim, kendi Dükkanım olacak. | Open Subtitles | انا املك حكمي الخاصة ، انا املك محلي الخاص |
| 18 ay önce aile içi şiddetten tutuklanmışsın. | Open Subtitles | وكذلك خلفيتك قبل 18 شهراً تم القبض عليك بتهمة عنف محلي |
| Ben sadece belediye Başkanıyım. | Open Subtitles | عضو مجلس ألشيوخ ؟ أنا مجرد عضو مجلس محلي |
| Yani bu, potansiyel yerli bir insanın bebek bakımını yapmaya karar verip vermemesidir. | TED | فلنفترض أن هناك شخص محلي يحتمل أن يُقَرِّر ما إذا كان سيلج سوق مجالسه الأطفال. |