| - Göndermiyordu. Sinyali takip edebilirdik. Belki bir ipucu bulurduk. | Open Subtitles | كان بمقدورنا أن تعقب الإشارات و ربما إيجاد خيط ما |
| Bu şerefsizleri telefondan telefona takip etmek istiyorsan... ..neden sen gidip yapmıyorsun? | Open Subtitles | إذا أردت اللحاق بالسفلة من هاتف لآخر، لمَ لا تفعل ذلك بنفسك؟ |
| Başıma çok fazla dert açtın. Artık beni takip etme. | Open Subtitles | لقد جلبت الكثير من المتاعب لا تتبعني مجدداً, ان تبعتني |
| Bazen ilerlemenin en iyi yolu bir çemberi takip etmektir. | TED | أحيانًا، أفضل طريقة للمضي قدمًا هي أن نتبع مسارًا دائريًا. |
| Öte yandan onu takip de edemeyiz. Destek gemilerimizi beklemeliyiz. | Open Subtitles | لكن لن يمكننا تعقبه و سننتظر باقى سفننا لتنضم إلينا |
| Beni köpek gibi takip eden bir adamla yaşaydım çıldırırdım. | Open Subtitles | كنت مجنونة عندما عشت مع رجل كان يتبعني مثل الكلب |
| Bravo, takip cihazına göre Lucas 10 blok kuzeydeki bir binada. | Open Subtitles | برافو جهاز التعقب يشير الى ان لوكاس داخل بنايه 10بنايات شمالاً |
| Lakin beni takip etmek istersen, umarım Meksika yemeğini seviyorsundur çünkü sınıra yaklaştık. | Open Subtitles | لكن لو تود ملاحقتي أرجو أنكَ تحب الطعام المكسيكي لأننا متجهين نحن الحدود |
| Nerede olduklarını bilebilmek için bir bilgisayarlı görüş takip sistemi kullandık. | TED | اعتدنا رؤية الكمبيوتر في نظام التتبع من أجل معرفة مكان وجودهما. |
| takip güçlerini kanyonlara geri getir. Bu programlar ordan çıkmayı asla başaramazlar. | Open Subtitles | أعد وحدات المطاردة إلى أماكنها هذه البرامج لم تستطع الهروب من قبل |
| Uzay çöplüğünü takip altına almak için neden çok para harcıyoruz. | Open Subtitles | لماذا ننفق الكثير من الأموال على تعقب خردة من الفضاء ؟ |
| Acemilere takip cihazı takmanın gereksiz olduğunu söylediğini hatırlıyor musun? Bölgede ne var? | Open Subtitles | أتتذكر عندما قلتُ أن وضع أجهزة تعقب على المجندين الجدد كان آمراً متهوراً؟ |
| Bir kere isabet ettirildiğinde, maymunlar zehirden etkilenene kadar takip edilmelidirler. | Open Subtitles | حالما يُضرَب, يجب تعقب القرود بينما يبدأ مفعول سمّ كرمة الكورار |
| Beni takip etmeye ya da aramaya kalkarsan seni öldürürüm. | Open Subtitles | إن حاولتِ اللحاق بي أو جئتِ للبحث عنّي يوماً، فسأقتلكِ |
| Artık ekibimiz, bufaloyu, son nefesini verene kadar takip edecek. | Open Subtitles | وعلى الطّاقم الآن اللحاق بالجاموس يوميّاً لينتهوا من مهمّة تصويرهم |
| Orta boy, az yağlı ve köpüksüz. Beni falan takip etmiyordun. | Open Subtitles | ثلاث جرعات متوسطة قليل الدسم تترك الرغوة لم تتبعني لمحل القهوة |
| Millet, Kuzey Işıkları'nı takip edelim bence. Adı üstünde," kuzey". | Open Subtitles | يا رفاق ، دعونا نتبع الانوار الشمالية الشمال ، أفهمتم؟ |
| Bilmiyorum Kumandan. Bu enkaz alanında takip etmekte zorluk çekiyorum. | Open Subtitles | لا اعلم سيدي أعاني من متاعب في تعقبه بهذا المسار |
| Her karşılaşma bir hayalet gibi, beni eve kadar takip eder. | Open Subtitles | كل لقاء يظهر لي مثل الشبح يتبعني طوال الطريق الى البيت |
| takip cihazlarını iptal etmek için yazılım iznine ihtiyacımız var demek oluyor. | Open Subtitles | هذا يعني أنه علينا أن نحصل على ولوج للبرنامج لتعطيل شرائح التعقب |
| Bak, biliyorum dünyanı değiştirdim ama beni öylece evime takip edemezsin. | Open Subtitles | استمع ، اعلم بأنني شقلبت كيانك لكن لا يمكنك ملاحقتي للمنزل |
| Yıldız krokileri, haberleşme protokolleri, koloni takip istasyonlarından gelen birkaç yayın kanalı. | Open Subtitles | خارطات نجوم، بروتوكولات اتصالات، بعض قنوات إرسال الإشارات من مستعمرة محطات التتبع. |
| takip güçlerini kanyonlara geri getir. Bu programlar ordan çıkmayı asla başaramazlar. | Open Subtitles | أعد وحدات المطاردة إلى أماكنها هذه البرامج لم تستطع الهروب من قبل |
| Ancak somon yumurtlamak için sürüyle kıyıya yaklaştığında katil balinalar takip eder. | TED | لكن عندما يتوجه السلمون كجماعات نحو الشاطئ ليبيض، فإن الحيتان القاتلة تتبعه |
| Ayrıca, takip ekibi kapıdaki beyaz adamın da resmini çekti. | Open Subtitles | أيضاً، التقط فريق المراقبة هذه الصورة لهذا الرجل الأبيض بالمدخل |
| Yalnızca fikirlerini onayladığımız insanlarla iletişim kuruyoruz ve sosyal medya sayesinde kalanları susturabiliyor, takip etmeyi bırakabiliyor ve engelleyebiliyoruz. | TED | نحن نميل للتواصل مع الناس الذين يتفقون معنا، وبفضل وسائل التواصل، يمكننا إخراس، وعدم متابعة ومنع أي شخص آخر. |
| Fakat kendi çıkarımızı coşkuyla takip ederken mantığa bir ivme kazandırır ve tarihin sonuyla yeni insanın yaratılışını hızlandırırız. | Open Subtitles | و لكن من خلال ملاحقة اهتمامنا بحيوية نقوم بتسريع الجدلية و نقوم بتعجيل نهاية التاريخ و خلق الرجل الجديد |
| Ayrıca, karıştırılmış ve takip edilemeyen bir ICC kanalından arıyor. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أنه على قناة اتصال مجهولة ومشفرة ويصعب تعقبها |